Tükenmişlik sendromu kişinin zihinsel ve fiziksel olarak tükenme durumudur. Birey bunu duygusal çöküntü, duyarsızlaşma durumu ya da azalmış başarma motivasyonu şeklinde yaşamaktadır. Günlük rutin hayatında kariyerinden, arkadaş çevresinden veya aile etkileşimlerinden aldığı olumlu hazzı ve başarı duygusunu azaltan, ayrıca bireysel kimliğin kaybedildiğine inanılmasına yol açan bir stres durumu olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanı sıra bir iş hayatı stresi türüdür.
Tükenmişlik hali kişinin işlevselliğini ve tepkilerini ciddi oranda etkilemektedir. O sırada sürdürmeye çalıştığı uğraşı her ne ise; ailevi sorumlulukları, bireysel sorumlulukları, yardıma muhtaç yakınının bakımı ya da çalıştığı mesleği ile alakalı isteği, gücü ve gayreti, olumlu duygu hali ve davranışları gittikçe azalmaktadır. Bu hal kişinin kendisini yetersiz hissetmesine ve de sonuç olarak varolan tükenme duygusunun pekişmesine neden olur.
Bu hastalık kabul görmüş tıbbi bir tanı değildir. Tükenmişlik sendromu kavramı Psikolog Herbert Freudenberger tarafından 1974 yılında “burnout” adıyla ortaya atılmıştır. Freudenberger bu kavramı kişide ağır fiziksel, zihinsel ve duygusal yorgunluğa sebep olan şiddetli bir stres durumu olarak tanımlar. Türkiye’ de ise batı ülkelerine oranla daha az görülmektedir. Bir dönem ülke gündeminde bu konu ile anılan Meryem Uzerli tükenmişlik sendromu yaşayarak rol aldığı diziden ayrılmıştır. Böylece bu rahatsızlık akıllarda ilk defa yer etmiştir.
Tükenmişlik (burn-out) sendromu sıradan yorgunluktan ziyade daha çok ağır ve kötü bir ruhsal durumdur. Tükenmiş insan stresle başa çıkamaması sebebiyle hem günlük sorumluluklarını yerine getiremez hem de hayatı tamamen zorlaşır. Bu genel enerji kaybı, kişide fiziksel olarak kronik yorgunluk ve bir takım bedensel yakınmalarla kendini belli eder. Tükenmişlik sendromu yaşayan bireyler genellikle çevrelerine verebilecekleri bir şeyleri kalmadığını hisseder ve hatta sabahları yataktan kalkmaktan korkabilecek duruma bile gelebilirler. Hayata karşı karamsar bir bakış açısı benimseyebilir ve sürekli kendilerini umutsuz hissetmeleri söz konusudur.
Tükenmişlik hissiyatının neden olduğu çaresizlik, ümitsizlik, özgüven eksikliği bireyde duygusal ve zihinsel tükenmeye de neden olur. Bu motivasyon sonucu genel bir kaygı, yetersizlik, başarısızlık hissi gelişir. Kendine olan saygıda düşme, üretkenliğinde azalma bu sürecin özellikleri arasındadır. Bunların yanısıra, yakınlarına karşı da ilgi kaybı, olumsuz duygu ve davranışlar, saldırganlık ortaya çıkar.
Neler Okuyacaksınız?
Tükenmişlik Sendromunun Belirtileri Nelerdir?
Belirtiler ilk aşamalarında oldukça hafiftir. Belirtileri zaman geçtikçe ve evreler ilerledikçe kendini şiddetli bir şekilde göstermeye başlamaktadır. Bu da hastaların belirtileri dikkate almamasına sebep olur ve maalesef sendromun erken teşhisini zorlaştırır. Çoğu durumda hastalar içinde bulundukları olumsuz ruh halini stresli yaşam tarzına veya hayatın olumsuzluklarına bağlayabilirler ve kendilerinde psikolojik bir problem olduğunu akıllarına dahi getirmeyebilirler.
Tükenmişlik Sendromu Duygusal Belirtileri
- Huzursuzluk hissi, keyif alamama
- Umudun yitirilmesi
- Özsaygı da azalma
- Özgüven de azalma
- Çökkünlük hissi
- Sinirli tutumlar
- Değersizlik hissiyatı
- İnsanlara karşı yabancılaşma
Tükenmişlik Sendromu Fiziksel Belirtileri
- Kalp atışlarında hızlanma
- Kabız olma da artış
- Uyanma güçlüğü
- Uykuya dalmakta zorluk
- Enerji kaybı
- Yorgun hissetme hali
- Sindirim sistemi sorunları
Tükenmişlik Sendromu Zihinsel Belirtileri
- Dikkat eksikliği ve odaklanamama
- Aşırı unutkanlık
- Karar vermede zorlanma
- Dalgınlık hali
- Önceden keyif alınan işlerden çabuk sıkılma
- Plansızlık
- Farklı fikirlere kapalı olma ve düşüncede kalıplaşma
Tükenmişlik Sendromu Davranışsal Belirtileri
- Sigara ve alkol kullanım oranında artış
- Düzensiz ve dengesiz beslenme
- Hareketlerde aşırılık / Az hareketlilik
- Kaza yapma oranında artış
- Sosyal ilişkilerde mesafeli duruşlar
- Negatif ve kırıcı sözler dile getirme
- İş konularında hataların artması
- Saldırgan tutumlar
Tükenmişlik Sendromu Nedenleri Nelerdir?
Tükenmişlik sendromu en çok kimlerde görülür? sorusuna yanıt alacağınız birçok neden sıralayabiliriz. Günlük hayatta veya ev işlerinde uzun saatler boyunca kişinin yorucu mesailer harcaması, hasta bir aile üyesinin bakımını üstlenmesi, topluma dair güvenlik ile ilgili olumsuz haberlere sürekli tanık olması kişiyi strese maruz bırakır. Sürekli hissedilen, kronik hale gelmiş stres durumu tükenmişlik sendromuna zemin hazırlar.
Özellikle iş hayatında çalışma şartlarının yoğun ve iş yükünün ağır olduğu stresli iş ortamı tükenmişlik sendromunu tetikleyen sebeplerdendir. Fakat tükenmişlik sendromu sadece iş koşulları sebebiyle ortaya çıkmaz. Kişilik özellikleri, ailevi durumlar, hayat stresleri, stresle başa çıkmada güçlük gibi sebepler de tükenmişlik sendromunu etkilemektedir. Nedenlerin çokluğu sebebiyle konuya iki farklı açıdan bakmamız daha anlaşılır olacaktır:
Tükenmişlik Sendromunda Bireysel Nedenler:
Tükenmişlik sendromunda kişilik özellikleri oldukça etkili rol oynamaktadır. Ben merkezci, saldırgan, mükemmeliyetçi, başarı odaklı, yüksek sorumluluk duygusuna sahip, dinamik ve işkolik bireylerin tükenmişlik sendromuna yakalanma olasılıkları oldukça fazladır. Bu kişiler başarı odaklı olmaları sebebiyle işkolik olurlar. İşkolik insanlar zamanlarının çoğunu çalışma yaşamıyla geçirir ve sosyal hayatlarını fazlaca kısıtlarlar. Burda kötü olan durum ise sosyal desteğin azalmasıdır. Sosyal desteği minimum düzeyde olan insanların stres ile baş etmesi oldukça zor olmaktadır. Bu yüzden tükenmişlik sendromu için açık hedef olmaktadırlar.
Tükenmişlik sendromunu tetikleyen bir diğer bireysel etken ise kişilerin beklenti boyutlarıdır. Yüksek beklentilere sahip olan insanların iş hayatında ki beklentileri karşılanmadığı zaman tükenmişlik sendromu oluşmaya başlamaktadır. Özgüven ve öz yeterlilikleri düşük olan bireylerin, iş yaşamındaki sorunları kaldıramamalarıyla bağlantılı olarak tükenmişlik sendromuna yakalanma ihtimalleri daha fazladır.
Tükenmişlik Sendromunda Örgütsel ve Çevresel Nedenler:
Tükenmişlik sendromunun kişinin iş hayatıyla bağlantılı olduğu aşikardır. Çalışma ortamındaki stres, uzun çalışma vakitleri, işin aşırı yoğun olması, kişinin fazla sorumluluk alması, zaman sıkıntısı, mevki sorunları, yoğun istekler ve tatmin etmeyen maaş gibi durumlar insanları yüksek ölçüde etkileyerek tükenmişlik sendromunu tetiklemektedir. İş arkadaşları ile haksız rekabet ortamı, eğitim düzeyi yeterli olmayan kişiler tarafından kontrol edilmek, ödüllendirilmemek, gürültülü ortam gibi olumsuz durumlar kronik stres oluşturduğu takdirde tükenmişlik sendromunu tetiklemektedir.
Tükenmişlik Sendromu Evreleri
Tükenmişlik sendromu aşamaları birbiri ile bağlantılı 4 evreden oluşur:
Birinci Evre: İdealistlik evresi olarak tanımlanmaktadır. Bu evrede kişi üstlendiği sorumlulukta zorlandığını fark ettikçe kendi enerjisini daha fazla zorlayarak bu durumdan çıkma mücadelesine girer. Bu sırada ümidi yüksek ve enerji doludur. Bu sebeple kendi gerçeğine, kapasitesine ve şartlarına ağır gelen boyutta beklentiler içine girer. Bu evrede birey için mesleği ya da o sıradaki sürdürdüğü mücadelesi her neyse, onu her şeyin üstünde tutarak uykusuz kalmaya, gergin çalışma ortamlarına katlanır. Kendine ayırması gereken vakit ve enerjiden fedakarlık ederek gücünü tamamen bu amaç için sarfeder. Bu süreci devam ettirirken aşırı bir uyum çabasına girer ve kendi enerjisini aşırı tükettiğinden bihaberdir.
İkinci Evre: Kişi zaman geçtikçe isteğinin ve ümidinin azaldığını hissetmeye başlar. Gösterdiği çabanın beklentileri karşılamadığını, karşılaştığı güçlüklerden, daha önce önemsemediği ya da yok saydığı bazı noktalardan giderek rahatsız olmaya başladığını görür. Sonuç olarak duygusal olarak çöküş içine girdiğinin farkında olur. Bu fark ediş ile birlikte kişide aşırı engellenmişlik duygusu oluşur.
Üçüncü Evre: Engellenme adı verilen bu 3. evrede kişi karşılaştığı tüm olumsuzlukları değiştirmenin zorluğu karşısında kendisini engellenmiş ve çaresiz hisseder. Bu durumda kişi uyum sağlamaya odaklı olarak tüm savunma mekanizmalarını harekete geçirse de yetersiz kalır. Ortaya uyum bozucu savunmalar çıkar ve kişinin sorunla başa çıkma gücünü daha da bozarak tükenmişliği daha da belirgin hale getirir. Bu dönem gittikçe kişinin kaçınma davranışı geliştirmesine ve kendini geri çekmesine, kişilik özelliklerine bağlı olarak değişik davranışsal tepkiler göstermesine neden olur. Ani öfkelenmeler, karşı çıkmalar, umursamama, ya da aşırı tepki gösterme, şüphecilik gibi güven sorunları ile uyku – iştah bozuklukları ve diğer fiziksel hastalık belirtileri, özellikle de kaygı endişe halinin oluşturduğu solunum ve mide-barsak sistemine ait belirtiler gözlenebilir.
Dördüncü evre: Tüm çabaların boşa çıkması kişiyi zamanla tepkisizliğe götürür ki, işte bu 4. ve son dönem olan APATİ evresidir. Bu evrede çevresel olaylara duygusal olarak tepki vermede azalma, donuklaşma ve duyarsızlaşma ortaya çıkar. Belirgin bir umutsuzluk hali ve daha önceden inanılan değerlere karşı derin bir inançsızlık hakim olur. Kişinin mesleki ve toplumsal iletişim performansı tamamen düşebilir. Bu dönemde rapor talebi, istifalar, bakım verdiği kişilere karşı ilgisizlik, görevini yerine getirememe sık görülür.
Tükenmişlik Sendromu Nasıl Geçer?
Tükenmişlik sendromundan nasıl çıkılır? Tükenmişlik sendromu her ne kadar bireyin sosyal yaşamını ve ruh halini altüst etse de tedavisi kolay ve oldukça etkilidir. Sendromun ilerlediği noktaya bağlı olarak iyileşme süreci de değişkenlik gösterir. Hastalığın hafif yaşandığı durumlarda bireyin kendi kendine alacağı önlemler, iş ve sosyal hayatında yapacağı düzenlemeler ile büyük oranda iyileşme sağlanabilir. Yapılan görüşmeler esnasında sendromun yaşanmasına sebep olan faktörler belirlenir. Tedavi sürecinde ise bu faktörlere yönelik önlem almak hedeflenir. Rahatsızlığın teşhisini belirlemek adına yapılan analiz sürecinde tükenmişlik sendromu testi ayrıca uygulanabilir.
Psikolojik tedavi sürecinde hastalığa yol açan sebeplere yönelik düzenlemelerden sonra bireyler kendilerine vakit ayırmaya, keyif aldıkları işlerle uğraşmaya ve bunları hayatında alışkanlık haline getirmeye önem vermelidirler. İş hayatına ilişkin aklında büyüttüğü sorunlar var ise iş saatleri dışında bu mevzuları kafasından uzaklaştırmayı denemelidir. Yeterli oranda dinlenmek, uyku düzenine gereken hassasiyeti göstermek ve dengeli beslenmek de tedavi süreci ve sonrası içinde oldukça önem arz eder. Ayrıca hayatına katacağı sportif aktiviteler ile mutluluk hissi veren hormonların kandaki düzeylerinin yükselmesine neden olacaktır. Bu olumlu gelişme hastalık ile mücadele de noktasına destek olur. Tükenmişlik sendromu tedavi edilmezse depresyon, kalp hastalığı ve diyabet gibi ciddi fiziksel veya psikolojik hastalıklara yol açabilir.
Bir Cevap Yazın